30 Kasım 2010 Salı

Özdoğan'ın Denemelerinden "DUYMAYABİLİRİM"

DUYMAYABİLİRİM...

Çok kolaydı aslında hayatın bize getirdikleriyle yetinmek...
Belki daha da kolaydı sonrasını düşünmeden, başkaldırmadan ve isyan etmeden ve haykırmadan yaşamak...

En kolayı gözyaşlarımızı içimize akıtmak ve ağzımızı sıkı sıkıya kapayarak çığlıklar atmak...
Ama insansak ve insan olmak istiyorsak yapmamız gereken bunların hepsini bilip hiçbirini yapmamak...

Sürekli isyan halinde, sürekli mücadele içinde ve sürekli arayışla geçmek zorunda ömrümüz...
Arayışın bittiği yerde tatmin değil mutsuzluk var...

Fethedilen her kale, erişilen her menzil bizi biraz daha insan yapıyor...
Fethedilen kaleler bizim insanlık sınırımızın burçları...

Ne kadar ötelere taşırsak bayrağı o kadar insan oluyor ve o kadar kendimizi aşıyoruz...
Ve geçilen her aşama bizi biraz daha güzelleştiriyor...

Alanımızın içinde yaptığımız ölesiye gezintiler ise bizi her geçen gün tabanımızı aşındırarak yerin dibine yaklaştırıyor...
Onun için arayışlarımızı kendimizin dışında, menzilimizi ise beynimizin dışında tutmak zorundayız...

Kendi içine dönmek, kendini yargılamak ve kendini sorgulamak demek...
Biz buyuz, buradayız ve böyleyiz...

Bunu kabul etmek demek, ilk kalenin direğine bayrağımızı dikmek demek aynı zamanda...
Ben şuraya gideceğim, şunu öğreneceğim ve şunu başaracağım sözcükleri ise yeni fetihlere ve bizi geliştirecek sahalara açılmamız anlamına geliyor...

Ben ilk burca bayrağımı diktim ve arkamdan kimsenin gelip gelmediği beni ilgilendirmiyor...
Ama gelen birisi varsa arkamdan, çok güçlü bağırsın...

Duymayabilirim...



Ünlem:

“Sıçan işemesinin deryaya faydası vardır”

Türk Atasözü

ABDULLAH ÖZDOĞAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder